Gelişen Ekonomide Birikim Olmazsa Olmaz İse Bireysel Emeklilik
Türkiye ve dünyadaki bireysel emeklilik sistemini karşılaştırmalı olarak incelediğimizde ülkemizin bireysel emeklilik sisteminin, dünyadaki önemli ekonomiler arasında gayri safi yurt içi hasılaya oranı ile bakıldığında, gelişime ve büyümeye halen açık olduğu görülüyor.
Gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülke konumuna gelmeleri incelendiğinde ülkelerindeki bu tarz birikim ve tasarruf sistemleri her zaman öncelikli kalemlerden olmuştur.
Bireysel emeklilik sistemine dahil olmak isteyen katılımcılar, tercih ettikleri şirkete giderek bir emeklilik planı seçmek durumunda. Emeklilik şirketleri, içlerinden katılımcıların tercih yapabileceği en az 3(üç) emeklilik fonu kurmak zorunda, ancak katılımcılara daha fazla alternatif de sunulabilir. Emeklilik planları ve emeklilik planlarına yatırılan katkı paylarının hangi fonlarda değerlendirileceğini gösteren fon dağılım oranları, katılımcıların yatırım alışkanlıklarına göre çeşitlilik gösterir. Örneğin, öncelikle birikimlerini korumak isteyen, fiyat ve getirileri daha az dalgalanan yatırımlara yönelmek isteyen kişiler uzun vadede getirisi yüksek olan ve her daim fırtınalı iş yaşamlarında, fırtınalı denizlerden sakin liman olan bireysel emeklilik fonları ile geleceğini güven ve garanti altına almaktadır.Bu süreçte emeklilik şirketleri, faize duyarlı müşterileri için ayrıca faizsiz emeklilik planı ile de ürün çeşitliliğini de artırmıştır.
Devlet katkısı uygulaması ile ülkemizde artışa geçmiş görünen katılımcı sayısı ve katkı payı tutarlarının gelişen piyasalar da göz önüne alındığında gelecekte de artması beklenebilir. Bireysel Emeklilik Sistemi, başladığı ilk yıldan itibaren önemli düzeyde gelişmiş ve 2015 yılsonu itibarıyla 19 emeklilik şirketi ve 48 milyar TL fon tutarına (devlet katkısı fon tutarı dâhil) ulaşmıştır. Mevzuat değişiklikleri ve buna bağlı operasyonel zorluklar dolayısıyla emeklilik fonları kurucuları olan emeklilik şirketlerini maliyetler anlamında zorlamaya devam ediyor.
Ancak sistemin en önemli sorunu, sistemde ortalama kalış süresinin oldukça kısa olması. 2015 sonu itibarı ile sistemdeki sözleşmelerin ortalama kıdemi 3,1 yıl. Ekonomik koşullara paralel olarak bireylerin sistemden erken çıkma veya ödemeye ara verme gibi eğilimlerinin olduğu görülüyor. Söz konusu durum hem katılımcılar hem de emeklilik şirketlerinin kaybına neden oluyor. Katılımcılar; ertelenmiş giriş aidatı, vergi, devlet katkısı hak edilmeyen kısım vb. kesinti tutarları nedeniyle beklenenden düşük tutarlar ile sistemden ayrılıyor. Emeklilik şirketleri ise sistemden erken ayrılan katılımcıların oluşturduğu yüksek maliyet nedeniyle karsızlık problemi yaşayabiliyor. Bu nedenle sisteme olan devlet desteğinin önemi giderek artırıyor.
Dünyada bireysel emeklilik sistemlerine gelecek yıllarda da benzer ülkelerin liderlik edeceğini ve bu ülkelerin ekonomik büyümeleri de göz önüne alındığında piyasadan daha fazla pay almaya devam edebileceklerini söyleyebiliriz.
Bireysel emeklilik sisteminin sağlıklı bir şekilde gelişimi için, katılımcıların ortalama sistemde kalma sürelerinin uzatılmasının, sisteme duyulan güvenin sürdürülmesi, emeklilik fonlarının performansının artırılması, sağlanan teşviklerin kamuoyuna iyi anlatılması, katılımcıların sürekli ve doğru olarak bilgilendirilmesi ve tasarruf sistemi için farkındalığın artırılması gerekiyor. Emeklilik hakkını kullanmak isteyen katılımcılara Yıllık Gelir Sigortası sunulması ve fonun önemli bir kısmının sistemde kalması önem arz ediyor.
#BireyselEmeklilikBaşvuru #Bes #BireyselEmeklilikNedir #BesDevletDesteği